25 Eylül 2018 Salı

İKİNCİ ÇİZGİ



İnsan bazen bırakmak ister. Her ne kadar kendini zorlasa da bırakamaz. Hayatını bir kenara çekilip izlemek her zorluğa karşı dik durmak ister. Hayat o kadar zor gelir ki insanın üzerine ayakta durmaya ne kadar çalışsan da tek başına hiçbir şeyin üstesinden gelemez.
Bazen bir kuş olmak ister. Sonsuz gökyüzünde dolaşmak, kimsenin baskısı altında kalmamak istersin. Bazen de bir köpek. Sahibine o kadar bağımlı olursun ki o nereye gitmek isterse sende onunla beraber olursun. Ama hesaba katamadığı o içindeki ses ile hayallerinden ayrı düşürür seni. Olmak istediğin yerde kendini bulmazsın. Onlarca yıl çabalamaya rağmen yolunun üzerinde seni durduracak bir engel ile karşı karşıya gelirsin. Hayata yeni atılmaya başlamışken kendi kararların ile geleceğine adım adım giderken yolunda birçok engel ile karşılaşırsın.
Hayat zaten bir engel değil mi insan ömrüne? Bir de senin hiç düşünmeden verdiğin kararlar ile engel büyüyor geçilmez bir duvar olarak çıkıyor karşına. Her gün kendini zorlarsın ama bir fayda vermez. Ayakta durabilirim dersin ama nafile. Hayat çoktan ezmiş geçmiş seni. Sen bundan sonra ayağa kalkabilecek misin?
Bu yola ilk ailemizin kararlarını uygulayarak çıkmadık mı? Daha biz doğmadan hayatımız belirlenmişti bile. Tek eksik bu hayatı gerçekleştirecek bir insan lazımdı yaşama. Zaten insan ömrü iki çizgi arasında geçmez mi? Doğduğun nokta, başladığın yaşama; öldüğün nokta, yaşamın bittiği nokta arasındaki çizgi değil midir? Ya ikinci çizgi olarak bilinen yaşam ne oluyor...
Ailemizin biz doğmadan kurduğu hayaller çizgisinden kurtulmak, yaşamayı öğrenmek. En önemlisi kim ile yaşayacağınızı nereden bileceksiniz? Daha sevginin, aşkın ne olduğunu bile bilmiyorsunuz. Hani bilmezsiniz ya kalbiniz birini, çok özlediği diğer parçasını bulduğunda ona kavuşma hayalleri kurar ya. O kişi hiç beklemediğiniz biranda karşınıza çıkar işte o an kalbinin atım hızı ile kendinizden geçersiniz. İşte ikinci çizgi burada devreye giriyor.
İkinci çizginin varlığı da şüpheli ama ne yapacaksın? Haftalarca, aylarca hatta yıllarca konuştuğunuz bir kişi. Bir gün normal bir şekilde senle sohbet etmeye başlar. O an nedensiz yere kalbinin ritmi değişir. Ritmin değişmesi ile nefes alamaz olur sonrada konuşamaz bir şekilde orada öylece oturursun. İlk hızlı kalp atımıyla hayatın değişmeye başlar. Neden değiştiğini anlayamazsın. Anlamakta zordur. Onun sana karşı hissettiği bir duygu yoksa eğer ya o başkasını seviyorsa. Maalesef hayat hep tatlı olacak diye bir kaide yok. O an, insana nasıl koyar bilir misin?
İşte kalbimin ritmi değiştiği günü bile hatırlamıyorum. O kadar çok zaman geçti ki aradan. Hiç köprünün altından akan su geri gelir mi? Zaman da aynı bu suyun yaptığı köprüdeki şekiller gibi yıkıp geçti beni. Bazen su kendini sele bırakarak köprüye zarar verdi. Köprü eskisi gibi sağlam kalır mı bu selden sonra? Bu kadar kalp acısına takılıp kalan, düşünceleri ile her gün öldürdüğü milyonlarca beyin hücrelerine rağmen ayakta kalmaya çalışırsın....

Ejderha (Mavi) 2017





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder